BEGEGNUNG! Afro-Deutsche - Afro-Türkische - BULUŞMASI! - ayoco
←
→
Transkription von Seiteninhalten
Wenn Ihr Browser die Seite nicht korrekt rendert, bitte, lesen Sie den Inhalt der Seite unten
o - T ü r k i s c h e utsche – Af r Afro-De G N U NG ! BEGE Afro-Türkler – Afro-Alman BULUŞMASI! Afro-German – Afro-Turkis h ENCOUNTER!
e und Afro-Deu tsche Jugend An unsere Afro-Türkisch Afro-Türk ve Afro-Alman Gençlerimize To our af ro-turkis h and afro -german y outh
Inhalt Içindekiler Table of Contents Grußwörter | Önsöz 5 Vorwort | Önsöz | Introduction 8 Şakir Doğuluer, Katharina Oguntoye Mustafa Olpak – Nachruf | Anma yazısı | Obituary 14 Michael Ferguson, Ayşegül Kayagil Bericht über unsere Begegnungen | Buluşmalarımızda kısa bilgiler 22 Ausflug ins Weltkulturerbe PAMUKKALE | Pamukkale mirasına gezi 30 Workshops und Alltag auf den Begegnungen | Afacan’da yapılan buluşmanın günlük programı 34 Annette Kübler Kitap Alıntıları | Buchausschnitte | Book Excerpts Mustafa Olpak’ın biyografisinden bir kesit: KENYA‘DAN İSTANBUL‘A KÖLEKIYISI 44 Auszüge aus Mustafa Olpaks Biografie: KENYA‘DAN İSTANBUL‘A KÖLEKIYISI Excerpts from Mustafa Olpak’s Biography: KENYA‘DAN İSTANBUL‘A KÖLEKIYISI Farbe bekennen – Afro-deutsche Frauen auf den Spuren ihrer Geschichte 46 Farbe bekennen – Geçmişin izini süren Afro-Alman kadınları adlı eserden alıntılar Showing Our Colors – Afro-German Women Speak Out Interviews mit den ältesten Frauen | Yaşlı Teyzelerimiz ile Söyleyişler | 52 Interviews with Elders Carolyn Gammon Dana Bayramı – Kalbsfest | Calf Festival 70 Danksagungen | Teşekkürlerimiz | Thank Yous 76 Links 76 Vorstellung der Projektpartner | Projeortaklarının sunumu | 78 Organizing Groups
Grusswort ÖNSÖZ Daniel Tietze Daniel Tietze Staatssekretär für ığ ı, 5 göçmenlik bakanl Integration, Berlin Berlin Wie sich die Bilder gleichen: Benzer durumlar: Alman tarihi çok uzun zamandır yete- Sehr lange sind sie von der deut- rince dikkate almadığı Afrika kökenli insanlarımızı ya da schen Geschichtsschreibung siyahi tenli Almanlarımızı Nazilerin terör döneminde nere- nur unzureichend zur Kenntnis deyse tarihten silinmiş olsalar bile, Almanya‘da uzun süren genommen worden, die Men- bir tarihe işaret eder. schen afrikanischer Herkunft Popüler inancın aksine, Afrika göçmenlerinin bize sadece oder die Deutschen schwarzer son on yılda buraya gelmediği; Siyah Berlinli insanların kö- Hautfarbe. Dabei können sie kenleri çok daha ileri giderek köle ticaretinin geçmişi olan auf eine weit zurückreichende sömürge tarihi ile aynı zamanda kurtuluş ve insan hakları Geschichte in Deutschland hareketinin tarihiyle de yakından ilişkili olduğunu gösterir. verweisen, auch wenn sie fast Aynı düşünce Türkiye‘de de görülmektedir. Afrika kökenli ausgelöscht wurde durch die Türklerin tarihi halk arasında pek bilinmez. Çok az sayıda Terrorherrschaft der Nazizeit. insan onların Osmanlı Devleti‘ndeki kölelerin torunları Entgegen der landläufigen Meinung sind nicht erst in oldukları ve Türkiye Cumhuriyeti‘nin kuruluşundan bu den letzten Jahrzehnten afrikanische Zuwanderer zu uns yana Türk vatandaşlığına sahip olduklarını bilir. gekommen; die Wurzeln schwarzer Berlinerinnen und Bu konuda toplumu aydınlatan Afrikalılar Kültür, Berliner reichen viel weiter zurück und sind eng mit der Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği kurucusu Sayın Geschichte des Sklavenhandels, der Kolonialgeschichte, Mustafa Olpak ve başkanı Sayın Şakir Doğuluer, Berlin’de aber auch mit der Geschichte der Befreiungs- und Joliba derneği kurucusu Sayın Katharina Oguntoye ile Menschenrechtsbewegung verbunden yaptıkları ortak aile buluşmaları ve çalışmaları farkındalık So ist es auch in der Türkei. Auch dort ist die Geschichte oluşturmuştur. von Türkinnen und Türken afrikanischer Herkunft nicht Bu güzel çalışmalarının devamını temenni ederim. im öffentlichen Bewusstsein präsent. Nur wenige wissen, Almanya’da ve Türkiye için de aynı anlamda ırkçılık ve dass es sie gibt, dass sie oft die Nachfahren von Sklaven yabancı düşmanlığı aşılmadığı bu dönemde, insanımızın im Osmanischen Reich sind und dass sie seit Gründung köklerinin ne kadar çeşitli kültürler ve ırklardan oluştuğunu, der Türkischen Republik die türkische Staatsbürgerschaft bu çeşitliliğin toplumun bir hazinesi olduğunu gösterme- besitzen. nin önemi ve gerekliliği vardır. Es ist das Verdienst von Initiativen wie dem afrotürkischen Bu yazının yayıncıları bunun için önemli bir katkıda Verein Afrikalıar, Herrn Mustafa Olpak und Herrn Şakir bulunmaktadır. Doğuluer oder dem Berliner Verein Joliba, insbesondere Frau Katharina Oguntoye, Licht in das Dunkel dieser Geschichte zu bringen und durch den regelmäßigen Familienaustausch und die Veranstaltungen in Izmir die iel Tietz says b er o f Pa rliament, Dan Geschichte Schwarzer Deutscher und Schwarzer Türken Berlin M em r-represen- st or y ha s lo ng been unde in die Öffentlichkeit zu tragen. that Black hi ck to slave-tra- k Be rli n history goes ba ted, that Bl ac ruggle for Ich hoffe sehr, dass es gelingt, diesen engen Austausch al tim es w ith an ongoing st auch weiterhin fortzuführen. de and coloni tuation in Turk ey It ha s be en a similar si In einer Zeit, in der Rassismus und Fremdenhass nicht civil rig ht s. story an so d tle is kn ow n about Black hi where very lit ies überwunden sind, ist es wichtig und notwendig zu zei- ing these histor a co nt ribution to mak gen, wie vielfältig, wie kulturübergreifend und wie multi- this bo ok is hen raci is sm be tt er kn ow n. In a time w and people versity ethnisch die Wurzeln unserer Bevölkerung sind, welchen bo ok sh ow s how cultural di is Schatz diese Vielfalt für eine Gesellschaft darstellt – wie in ever-present, th ci et y. Deutschland so auch in der Türkei. is a plus to so Dazu möchte dieses Buch einen Beitrag leisten.
Grußwort Sema Pekdaş -Izmir 6 e i s t e r i n , Konak Bürger m Konak, das als Herz von Izmir bezeichnet wird, lebt weiter- sich zu einer Begegnung entwickelt, an der Afro-Türken hin die Werte, die es im Laufe der Geschichte von Tausen- aus Izmir und Umgebung sowie Forscher und Journalisten den von Jahren, verschiedenen Zivilisationen und einer aus verschiedenen Ländern regelmäßig teilnehmen. reichen Kultur angehäuft hat. Wir leben in einer alten Heute, wie es Izmir seit Jahrhunderten gibt, ist es eine Stadt, die verschiedene Farben, Kulturen und Identitäten Stadt, in der Zivilisationen friedlich zusammenleben. Als angenommen hat. lokale Verwalter haben wir die Aufgabe, die Identität der- jenigen zu gewährleisten, die diese Stadt geformt haben. Unsere Schwarzen Bürger, die im 19. Jahrhundert aus ver- „Dana Bayramı“ ist eine der wichtigsten dieser Beiträge. schiedenen Regionen Afrikas hierher kamen oder hierher Die Afro-Türken erleben die Schönheit des Zusammen- verschleppt wurden, gehören mit ihren jahrhunderte- lebens mit den anderen Menschen in Izmir. Es war unsere alten Traditionen zu den wertvollsten Elementen die- Versäumnis, diesen Reichtum zu ignorieren. Jetzt ist es an ser vielseitigen Struktur unserer Stadt. Das traditionelle der Zeit, sich zu entschuldigen. „Dana Bayramı” Fest, das wir seit Jahren feiern, ist eine der schönsten Traditionen, die uns die Afro-Türken nahe- Mit Begeisterung leben wir hier mit verschiedenen Kul- gebracht haben. turen, und wir sagen „schön, dass es euch gibt“. Diese rei- chen Kulturen werden weiterhin zusammenleben. Auch Mit der Gründung des Vereins „Afrikalılar, afrikanischer Kul- wenn die kommunale Selbtverwaltung in der Türkei in tur-, Solidaritäts- und Unterstützungsverein“ im Jahr 2006, Vergessenheit geraten ist: wir müssen uns daran erinnern unter der Präsidentschaft des verstorbenen Herrn Mustafa und sie lebendig halten, weil Menschen Menschen brau- Olpak, haben die Afro-Türken das „Dana Bayramı” wieder chen und Menschen gut für Menschen sind. gefeiert. Jetzt hat das Fest dank der Unterstützung der Ge- meinde einen internationalen Charakter angenommen. Gemeinsam setzen wir uns für unsere Werte ein und wer- Die Fruchtbarkeitsfeste, die in manchen Regionen Afrikas den stärker, indem wir unsere Kulturen fortführen. Lassen vor der Regenzeit gefeiert werden, wurden auch in den Sie uns zusammenarbeiten, um Izmir zu bereichern. Izmir ersten Jahren der Republik in der Türkei als „Dana Bayramı“ hat ein leuchtendes Gesicht und erhellt die ganze Türkei. in Izmir gefeiert. Dieses Fest mit farbenfrohen Bildern, hat Wir werden diese Erleuchtung fortführen.
ÖNSÖZ Sema Pekdaş Konak Belediye Başkanı Izmir 7 İzmir’in kalbi olarak adlandırılan güzel ilçemiz Konak, binlerce yıllık tarihi, farklı medeniyetleri ve zengin kültür- üyle, tarih boyunca biriktirdiği değerleri günümüzde de yaşatmaya devam ediyor. İçinde her daim farklı renk, kül- türleri barındıran; farklı kimliklere kucak açmış kadim bir kentte yaşıyoruz. 19. yüzyılda Afrika’nın çeşitli bölgelerin- den bu topraklara gelen/getirilen siyahi vatandaşlarımız da, yüzyıllardır yaşattıkları gelenekleriyle kentimizin bu çok kültürlü yapısının en değerli unsurlarının başında geliyor. İki yıldır ev sahipliği yaptığımız geleneksel ‘Dana Bayramı’ Afro-Türklerin bizlere öğrettiği en güzel değerlerden bir ta- nesi. 2006 yılında merhum Mustafa Olpak’ın başkanlığında kurulan Afrikalılar, Kültür, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği tarafından yeniden kutlanmaya başlanan ‘Dana Bayramı’ belediyemizin destekleriyle artık uluslararası bir nitelik kazandı. Afrika’da her yağmur mevsimi öncesinde Mayor of the Ko kutlanan bereket şenlikleri, İzmir’de ‘Dana Bayramı’ olarak nak district of Iz Konak has, for thou mir, Sema Pekdaş Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar kutlanmayı sands of years profi . tural influences. In ted from rich cul- sürdürüyor. Oldukça renkli görüntülere sahne olan bu the 19th century, this multi-cultura Black Turks joined şenlik İzmir ve çevresinde yaşayan Afro-Türklerin yanı l city as attested to Bayram festival. by the annual Dana sıra çeşitli ülkelerden araştırmacıların ve gazetecilerin de It is our job to su work begun by M pp ort the important katıldığını bir buluşmaya dönüştü. ustafa Olpak. Let for all of Turkey fo Izmir be an exam r the successful in ple cultures. tegration of man İzmir yüzyıllardır olduğu gibi bugün de medeniyetlerin y bir arada, barış içinde yaşadığı bir kent olmayı sürdürü- yor. Yerel yöneticiler olarak bizlerin görevi bu şehirde iz bırakan kimliklerin yaşamasını sağlamak. Dana Bayramı da bu izlerin en önemlilerinden birisi. İzmirliler ve Afro-Tür- kler aynı kentte bir arada yaşamanın güzelliğini tadıyorlar. Bu zenginliği görmezden gelmek bizim hatamız. Şimdi özür dileme vakti ... Farklı kültürlerle birlikte, bu şehirde coşkuyla yaşıyoruz ve ‘iyi ki varlar’ diyoruz. Bu zengin kültürleri birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Biliyoruz ki, Türkiye’de unutmaya başladığımız sosyal devleti, sosyal belediyecilik anlayışını diri tutmak için mutlaka bu gelenekleri hatırlatmamız ge- rekiyor. Çünkü insan insana muhtaç ve insan insana iyi ge- liyor. Birlikte değerlerimiz savunarak, yükselterek, kültür- lerimizi devam ettirerek çoğalıyor ve zenginleşiyoruz. Hep birlikte İzmir’i zenginleştirmek, çoğaltmak için çalışalım. Çünkü İzmir Türkiye’nin aydınlık yüzü, tüm Türkiye’ye ışığını yayıyor. Türkiye’nin de bunlara ihtiyacı var. Bizlerde medeniyetlere, kültürlere sahip çıkarak bu aydınlığı sür- dürmeye devam edeceğiz.
Vorwort 8 von Şakir Doğuluer und Katharina Oguntoye An unseren afro-türkisch/afro-deutschen Familien-Be- Ganz großer Dank für ihre Initiative und ihr Engagement gegnungen in AFACAN nahmen seit 2015 viele Teil- gilt Annette Kübler und Gülrenk Hayırcıl Oral. Sie haben nehmende aus der Türkei (Izmir/Hasköy/Yeniciftlik) und viel zum Gelingen dieses Austausches beigetragen. Deutschland (Berlin und Potsdam) teil. Während der mehrtägigen Besuche bei gemeinsamen Aktivitäten und 2005 erschien das erste Buch zu Afro-Türken, die auto- Gesprächsrunden tauschten wir Erfah rungen aus und biografische Familiengeschichte von Mustafa Olpak. Mit lernten uns besser kennen. Trotz der Sprachbarriere kam diesem Buch und dem von ihm gegründeten Verein AFRI- mit Hilfe unserer ehrenamtlichen Übersetzerinnen sehr in- KALILAR – Derneği hat er die afro-türkische Gemeinde zu- tensive Begegnungen zustande. Ein Teil der Gruppe fuhr sammengebracht. Mustafa Olpak verstarb unglücklicher- jedes Jahr in die Dörfer, in denen viele der afro-türkischen weise nach schwerer Krankheit nur wenige Wochen vor Familien seit mehreren Generationen leben. Dies war unserem zweiten Besuch. Doch bis zum letzten Moment, eine wunderbare, unvergessliche Erfahrung für die Teil- wie seine Frau Güler Güntekin Olpak und enge Freunde nehmenden aus Deutschland. berichteten, hat er immer von seiner afro-türkischen Ge- meinschaft und dem Verein gesprochen. Er machte sich Vor 30 Jahren erschien das erste Buch von und über Schwar- viele Gedanken um sie und bat inständig darum, seine ze Menschen in Deutschland: „Farbe bekennen. Schwarze Arbeit fortzusetzen. Sein Traum war eine stärker werden- Frauen auf den Spuren ihrer Geschichte“, welches den Be- de afro-türkische Community und ein eigenes Haus dieser ginn der afro-deutschen Community in Deutschland mar- Community, in dem es Treffen, Fortbildungen und Aus- kierte. Die Leiterin des JOLIBA e.V. Katharina Oguntoye ist tausch geben könnte. Das jährliches Dana Bairan Fest und Co-Autorin dieses Buches. Heute gibt es in Deutschland andere Aktivitäten der Community sollte nach Mustafas viele verschiedene Gruppen und Initiativen zu vielfältigen Wünschen dazu betragen, dass Kinder mit mehr Selbst- Themen, die Afro-Deutsche und ihre Familien angehen. vertrauen und guten Zukunftsperspektiven aufwachsen. Der türkisch-deutsche Austausch in AFACAN wurde von der Gruppe AYOCO (Afro Youth Community) und vom JO- LIBA – Interkulturelles Netzwerk in Berlin e.V. organisiert.
9 Bei den Austauschtreffen waren wir uns alle einig, dass Wir fühlen uns wie Brüder und Schwestern und wer- uns die Begegnung zwischen den afro-türkischen und den auch in den kommenden Jahren weitere Projekte afro-deutschen Familien sehr wichtig ist und dass wir und Begegnungen haben. Jedes Jahr im Frühjahr feiert diese fortsetzen wollen. Wir haben bereits so viel von- die afro-türkische Community das Dana Bayramı Festi- einander gelernt und einander zu neuen Ideen inspiriert. val (deutsch: Kalbsfest) in Izmir und auch in Istanbul. Mit So haben wir diese Broschüre geplant, mit der wir über diesem Fest wird eine alte, fast vergessene Tradition der unsere Begegnung informieren. Wir wollen unsere Er- Menschen mit afrikanischen Wurzeln in der Türkei wieder- fahrung mit vielen Menschen teilen und das Wissen über belebt. Bei diesem Festival werden unter anderem Sym- die Afro-Türken und die afro-deutsche Erfahrung in die posien und Ausstellungen zur Geschichte der Afro-Türken Welt tragen. Wir hoffen, die berührenden Bilder von den organisiert. Auch in Deutschland möchten wir das Wissen jungen und alten Gesichtern werden bereits einen Teil der um diese Geschichte verbreiten. Außerdem arbeiten wir Geschichte erzählen und das Interesse der Leserinnen und an der Übersetzung und Veröffentlichung von Mustafa Leser wecken. Olpaks Buch, parallel soll „Farbe bekennen ins Türkische übersetzt werden. In der Broschüre finden Sie auch kurze Ausschnitte aus Interviews, die Carolyn Gammon mit den älteren afro-tür- kischen Frauen führte. Desweiteren gibt es Berichte zu unseren Austauschtreffen, Fotos und einen Ausschnitt aus Mustafa Olpaks Buch „Köle“ („Sklavenküste).
Önsöz Şakir Doğuluer ve Katha 10 rina Oguntoye getirdi. Sn. Mustafa Olpak, ağır bir hastalıktan sonra, ziya- retimizden sadece birkaç hafta önce ne yazık ki vefat etti. Son ana kadar ise, hanımı Güler Güntekin Olpak ve yakın arkadaşlarının anlattığına göre, Afro-Türk toplumundan ve derneğinden söz etti. Dernek hakkında düşüncelerini paylaştı ve çalışmalarının devam ettirilmesini vasiyet etti. Hayali daha güçlü bir Afro-Türk toplumu ve eğitim ve toplantılar için bir toplantı eviydi. Sn. Mustafa Olpak çocukların ve gençlerin mayıs ayında da gerçekleşen yıllık Dana bayramı ve derneğin diğer faaliyetleri ile kendine gü- venen ve geleceğe umutla bakan bir gençliğin yetişmesini umuyordu. Bir araya geldiğimizde Afro-Türkler ile Afro-Alman ailele- rin karşılaşmanın ve etkileşimin çok önemli olduğunu ve buna devam etmek istediğimizi dile getirdik. Zaten birbiri- mizden çok şey öğrendik ve yeni fikirler için ilham kaynağı olduk. Bu nedenle, toplantılarımız hakkında bilgi vermek amacıyla bu broşürü tasarladık. Afro-Türkler ve Afro-Al- manlar buluşmalarımızı ve tecrübelerimizi birçok insan- Afacan‘da gerçekleşen Afro-Türk ve Afro Alman Aileleri la ve tüm dünya ile paylaşmak istiyoruz. Umarız genç ve Buluşmasında, 2015 yılından itibaren Türkiye’den 30 kişi yaşlı yüzlerin dokunaklı resimleri, hikâyenin bir bölümünü (Izmir/Hasköy/ Yeniçiftlik) ve Almanya’dan (Berlin/ Pots- anlatır ve sevgili okuyucuların ilgisini uyandırır. dam) yine 30 kişi katılım sağlamıştır. Birkaç gün süren Broşür Carolyn Gammon‘ın yaşlı Afro-Türk kadınlarıyla buluşmamızda birlikte gerçekleşen aktiviteler ve soh- yaptığı röportajlardan kısa alıntılar içeriyor. Ayrıca betlerde birbirimizi daha iyi tanıdık ve tecrübelerimizi toplantılarımızdan raporlar ve fotoğraflarımız, Mustafa paylaştık. Farklı yabancı diller konuşsak da tercümanlar Olpak‘ın „Kölekıyısı“ adlı kitabından bir bölüm ve gazetede sayesinde çabucak anlaştık. Alman katılımcılardan bir çıkan bazı makalelere ilişkin yazılar bulunuyor. grup her yıl Afro-Türk ailelerin nesillerdir yaşadığı köyleri Biz birbirimizi kardeş yerine koyduk ve önümüzdeki ziyaret etti. Bu alman katılımcılar için çok güzel ve unutul- yıl Afacan’da buluşmaya ek olarak bir Pamukkale gezi- maz bir anı oldu. si gerçekleştirmeye karar verdik. Mayıs ayında İzmir‘de Yaklaşık otuz yıl önce Almanya’da Siyahi Almanlar düzenlenecek 11. Dana Bayramına, Berlin‘den bir heyet hakkında ilk kitap yayınlanmıştır: “Farbe Bekennen. katılacaktır. Bu festival, Afrika kökenli insanların unutul- Schwarze Frauen auf den Spuren ihrer Geschichte”. Bu maya yüz tutmuş eski bir geleneğini canlandıracak. Bu kitap Afro Alman toplumunun miladı olmuştur. Joliba vesileyle, 2017 yılında Afro-Türk tarihi ile ilgili bir konfe- derneğinin başkanı Katharina Oguntoye bu kitabın ana rans düzenlenecek. Topluluklarımız arasındaki bağlantıyı yazarıdır. Bugün Almanya’da Afro Almanlar ile alakalı bir- ve değişimi derinleştirmek için kitaplarımızın çevirisini çok kuruluş ve dernek bulunuyor. Afacan’da gerçekleşen yapacağız. Sn. Mustafa Olpak‘ın kitabı „Kölekıyısı” önü- Alman-Türk değişim programı AYOCO ( Afro Gençlik ve müzdeki yıl Almanca ‘ya tercüme edilecek, aynı zamanda Aile Topluluğu) ve JOLIBA (Berlin’de bulunan Kültürlerarası „Farbe bekennen“ de Türkçe ‘ye çevrilecektir. Dernek) tarafından düzenlendi. Aynı zamanda bu değişim Bu broşürün Afro-Türk topluluğuna dair ilginin artmasına için çalışmalarından dolayı Annette Kübler und Gülrenk yardımcı olacağını umuyoruz. Daha fazla bilim insanı, Hayırcıl Oral’a minnettarız. yazar, sanatçı ve gazeteci bu topluluğun şimdiye kadar 2005 yılında Afro-Türklerle alakalı ilk kitap olan Sn. Musta- gizli kalmış kaderiyle ilgilenebileceklerini düşünüyoruz. fa Olpak‘ın otobiyografik aile geçmişi basılmıştır. Bu kitap, Daha iyi bir gelecek için ve kazanılan bilgiyi daha ileriye AFRİKALILAR – Derneği ile Afro-Türk toplumunu bir araya taşımak için keşfedilecek çok şey var.
Introduction by von Şakir DoĞuluer and 11 Katharina Oguntoye Since 2015 Afro-German and Afro-Turkish families have His widow Güler Güntekin Olpak and close friends told been meeting in the AFACAN center north of Izmir as well us that he spoke about association work right to the end. as in the villages of Hasköy and Yeniciftlik. We have been He thought so much about the Afro-Turkish community about 30 participants from each country each year. Partici- and asked that his work be continued after his death. His pants from Germany have come from Berlin and Potsdam. dream was for an Afro-Turksih community that would be- Together we have held activities and workshops to get to come stronger and eventually have its own community know each other. Despite the language barrier, and with center where gatherings, educational meetings and ex- help of volunteer translators, we have had very intense changes could take place. Mustafa Olpak hoped that the meetings and talks. Part of our group meets each year too children and youth of the community, through events like in the small villages south of Izmir where many Afro-Tur- the annual Dana Bayramı festival (Calf’s festival) each May kish families have lived for generations. This was always an and through other community activities, would gain more unforgettable experience for the German participants. self-confidence and develop perspectives for the future. Thirty years ago, the first book about Afro-Germans was At the meetings at Afacan between the two groups, we all published: Showing Our Colors. Afro-German Women agreed that the exchanges are important and we want to Speak Out. It marked the beginning of the Afro-German continue in the years to come. We have already learned so community. The project manager of Joliba Association, Ka- much from one other: we have inspired one another. We tharina Oguntoye, is co-author of this book. Today in Ger- planned this brochure together to inform people about many there are many groups and initiatives on the theme our exchanges. We want to share our experiences and the of Afro-Germans and their families. The Turkish-German knowledge of Afro-Turks and Afro-Germans with many exchange in AFACAN was first organized by the Berlin others throughout the world. We hope that the moving group AYOCO (Afro Youth Community and Family group) photos and stories from young and old alike will become and JOLIBA - Intercultural Network in Berlin Association. part of our history and encourage readers to learn more. A huge thank you goes to Annette Kübler and Gülrenk In this brochure the reader will also find interviews that Hayırcıl Oral who have made these exchanges possible! Carolyn Gammon carried out with Afro-Turkish elders. Also included are reports from our exchanges, photos and In 2005 the first book about Afro-Turks, an autobiographi- excerpts from Mustafa Olpak’s book as well as newspaper cal family history, was written by Mustafa Olpak. This book articles. helped found the AFRILALILAR Association that brought Afro-Turks together. Unfortunately, Mustafa Olpak died We feel like brothers and sisters and we are already plan- of cancer just three weeks before our second meeting. ning our next exchanges. 2018 included a trip together to the World UNESCO Heritage Site: Pamukkale! In May the annual Dana Bayramı celebration takes place in Izmir. This celebration brings to life a centuries-old, almost forgotten tradition with African roots. In 2017, as part of this event, a seminar was organized by the Afro-Turks. To deepen our mutual understanding and sense of community, there are plans to translate Mustafa Olpak’s book into German and Showing Our Colors into Turkish. We hope this brochure helps to spark interest in the Af- ro-Turkish community. We wish that writers, researchers, artists and journalists are inspired to discover the, till now, hidden story of the Afro-Turks. There is much to discover and to learn from this community now and in the future.
017 r e 2 0 1 5 – 2016 – 2 Drei Jah Üç Yıl 12 Three Years e G e s p r ä chsrunden Intensiv görüşmeler Sharing/Exchan ge
Pressearbeit erfolgreiche başarılı basın çalışması Media Wor k 13 r u n d im Pool Mee lence Spass im havuz ve deniz de eğ having fun in the sea and the pool
Mustafa Olpak – Obituary 14 As he explored his family’s history, Mustafa Olpak discovered its connection to slavery By Michael Ferguson and Ayşegül Kayagil The Guardian, Friday 11 November 2016 Mustafa Olpak, who has died aged 63 from heart failure, In the 1990s, Mustafa began to put pen to paper to better was an Afro-Turkish author and activist. He wrote a family understand his life experiences. As he explored his family’s history about the experiences of African slaves in the Otto- history, he discovered its connection to slavery. In 2002 he man empire and their descendants, and was the founder published a short volume entitled Kemale, his mother’s of the Africans’ Culture and Solidarity Association in Tur- life story. In it, Mustafa details the family’s history, from key. their capture in Africa, their transport across land and sea, and enslavement on Ottoman Crete. Mustafa was born in the Aegean town of Ayvalik, Turkey, the fifth child of Kemale, a seamstress, and Mehmet, a mar- He describes his relatives’ daily life and work on Crete and ble worker. He began work straight after primary school in their difficult journey to Anatolia. Some family members a lathe workshop, and not long afterwards became invol- arrived before the Greek-Turkish population exchange of ved in the labour movement. In 1978, he married his first the 1920s; others during it. They arrived on the shores of wife, Sevgi, and had two children, Özgür and Zeynep. He the fledgling Turkish republic speaking only Greek, as did and Sevgi later divorced. the majority of Muslims on Crete, and were thus subjected
15 to harassment and had difficulty finding work. Because of The centrepiece of the organisation’s activities is the Calf her dark complexion, Kemale was excluded by the other Festival – loosely modelled on a festival of the same name children. She left school early to help make money for the celebrated by enslaved African communities throughout family, and had nine children of whom Mustafa was the the Ottoman empire. This festival is now an annual gather- fifth. ing for people of African descent in Turkey, and we visited Mustafa there on several occasions during the course of After further research, the book evolved into Mustafa’s our academic research. The 10th anniversary festival was 2005 masterpiece, Kenya-Crete-Istanbul: Human Biogra- held in June this year. It was, in many ways, a celebration phies from the Slave Coast, a personal story of the relati- of Mustafa himself, who had tirelessly devoted his life to vely overlooked history of African slavery in the Ottoman guiding the movement. empire – that simultaneously raised the profile of people of African descent in Turkey. The book’s success enabled He is survived by his second wife, Güler, a primary school Mustafa to organise the Afro-Turk community. In 2006, administrator, and by Özgür and Zeynep. the Africans’ Culture and Solidarity Association held its in- augural meeting, attended by journalists, academics and the head of the Unesco Slave Route project.
Mustafa Olpak – Nachruf 16 Als er seine Familiengeschichte erforschte, entdeckte Mustafa Olpak deren Verbindungen zur Geschichte der Sklaverei. Von Michael Ferguson and Ayşegül Kayagil (deutsch: Katharina Oguntoye) The Guardian, Freitag, der 11. November 2016 Mustafa Olpak, der im Alter von 63 Jahren an Herzversagen helfen. Sie wurde Mutter von neun Kindern, von denen starb, war ein afro-türkischer Autor und Aktivist. Er schrieb Mustafa das fünfte war. eine Familiengeschichte über die Erfahrungen der afrika- nischen Sklaven und ihrer Nachfahren im Osmanischen Nach vielen weiteren Nachforschungen entstand eine Reich und war Gründer von Afrikalilar, der Gesellschaft zur erweiterte Ausgabe des Buches, die als Mustafa Olpaks Förderung der afrikanischen Kultur und Solidarität in der Meisterstück und Hauptwerk gilt und im Jahr 2005 unter Türkei. dem Titel „Kenia-Kreta-Istanbul: Biographien von der Sklavenküste“ erschien. Diese persönliche Erzählung von Mustafa Olpak wurde in der Türkei in der ägäischen Klein- der überwiegend ausgeblendeten Geschichte afrikani- stadt Ayvalik als fünftes Kind von Kemmale, einer Schnei- scher Sklaverei im Osmanischen Reich rückte gleichzeitig derin, und Mehmet, einem Marmorsteinmetz, geboren. die Lebenssituation der Nachkommen der afrikanischen Direkt nach der Grundschule begann er in einer Steinmetz- Bevölkerung in der Türkei in den Fokus. werkstatt zu arbeiten und schloss sich nach kurzer Zeit der Gewerkschafts- und Arbeiterbewegung an. 1978 heiratete Die Bücher von Mustafa ermöglichten ihm, erfolgreich die er seine erste Frau Sevgi, mit der er zwei Kinder, Özgür und afro-türkische Community zu organisieren. 2006 hielt der Zeynep, hatte. Diese Ehe wurde später geschieden. afro-türkische Community-Verein „Afrikalilar – Verein zur In den 1990er Jahren begann Mustafa Olpak mit dem Ziel zu schreiben, seine Lebenserfahrungen besser zu ver- stehen. Als er seine Familiengeschichte erforschte, ent- deckte er deren Verbindungen zur Geschichte der Skla- verei. Im Jahr 2002 veröffentlichte er in einem schmalen Band mit dem Titel „Kemale“ die Lebensgeschichte seiner Mutter. Darin beschreibt Mustafa detailliert die Geschich- te der Familie: die Gefangennahme in Afrika, den Trans- port in die Gefangenschaft über See und Land und ihre Versklavung auf Kreta in Osmanischer Zeit. Mustafa beschreibt die Arbeit seiner Vorfahren und den beschwerlichen Alltag auf Kreta sowie ihren schweren Weg nach Anatolien. Einige Familienmitglieder kamen bereits vor dem griechisch-türkischen Bevölkerungsaus- tausch in den 1920er Jahren auf das türkische Festland, andere genau in dieser Periode. Sie kamen zu einer Zeit an, in der sich die junge Türkische Republik gerade form- te. Sie sprachen nur Griechisch, wie die meisten Muslime aus Kreta, und wurden daher zur Zielscheibe von Dis- kriminierung und Schikanen und hatten große Probleme bei der Arbeitssuche. Kemale wurde wegen ihrer dunklen Hautfarbe von anderen Kindern ausgegrenzt. Sie verließ die Schule frühzeitig, um der Familie beim Gelderwerb zu
17 Förderung der afrikanischen Kultur und Solidarität“, erst- kei. Wir, die Autoren dieses Artikels, haben Mustafa Olpak mals ihr Dana Bayramı Festival ab, an dem JournalistInnen, während unserer Forschungsrecherchen mehrmals auf AkademikerInnen und der Direktor des Unesco-Projekts diesem Festival besucht. Im Juni 2016 wurde das 10. Dana „Sklavenrouten“ teilnahmen. Bayramı Festival gefeiert. In vieler Hinsicht wurde neben dem 10. Jahrestag auch Mustafa Olpak selbst gefeiert, der Diese Festival ist bis heute die Hauptaktivität der Orga- mit seinem unermüdlichen Einsatz sein ganzes Leben der nisation. Das Dana Bayramı Festival oder Kalbsfest ist in Entwicklung und Vision der afro-türkischen Gemeinschaft etwa dem gleichnamigen Fest der versklavten afrikani- gewidmet hat. schen Gemeinschaft während des Osmanischen Reiches nachempfunden. Jetzt ist dieses Festival das jährliche Tref- Olpak hinterlässt seine zweite Frau Güler, eine Grund- fen der Menschen mit afrikanischen Wurzeln in der Tür- schulleiterin, und die Töchter Ozgür und Zeynep.
Mustafa Olpak – Anma yazısı 18 Mustafa Olpak ailsesinin geçmişini araştırırken köleliği ile bağlantısını keşfetti Michael Ferguson ve Ayşegül Kayagil (Çeviri: Gülrenk Hayırcıl Oral) The Guardian, Cuma, 11 Kasım 2016 Mustafa Olpak ailesinin geçmişini araştırırken köleliği ile Akrabalarının Girit’teki yaşadığı günlük hayatı ve oradan bağlantısını keşfetti Michael Ferguson ve Ayşegül Kayagil Anadolu‘ya olan zorlu yolculuklarını kitabında anlatıyor. 63 yaşında kalp yetmezliği sonuncunda hayatını kaybe- Bazı aile üyeleri, 1920‘lerin Yunan-Türk nüfus mübadele- den merhum Sn. Mustafa Olpak bir Afro Türk yazar ve akti- sinden önce gelirken bazıları mübadele ile gelmişler. Gi- vist’di. Osmanlı İmparatorluğu süresinde Afrika köleliği ve rit’teki Müslümanların çoğunluğunun yaptığı gibi, yalnızca insan biyografileri içeren aile tarihini yazmış ve Türkiye’de Yunanca konuşan Türkiye Cumhuriyetinin kıyı köyleri- Afrikalılar Kültür, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’ni ne yerleştirildiler, fakat dil ve ten farklılıklarından dolayı kurmuştur. ırkçılığa maruz kaldılar ve işsiz bırakıldılar. Mustafa’nın an- nesi Kemale hanım siyahi teninden dolayı diğer çocuklar Sn. Mustafa Olpak bir Ege kasabası olan Ayvalık (Balıkesir tarafından dışlanmıştı. Ailesine maddi destek sağlamak ilinin ilçesi) da terzi olan annesi Kemale ve mermerci ustası için okuldan erken ayrılıp terzinin yanında çalışmıştı. Daha olan Mehmet’in beşinci çocuğu olarak dünya ’ya geldi. sonra evlenip dokuz çocuğu olmuş, Mustafa ise beşinci İlkokulu bitirdikten sonra torna atölyesinde çalışmaya çocuğuymuş. başlar ve kısa bir süre sonra emekçi hareketine katılır. 1978‘de ilk hanımı Sevgi ile evlenir ve Özgür ile Zeynep adında iki çocuğu olur. O ve Sevgi daha sonra ayrılırlar. 1990‘lı yıllarda yaşam deneyimlerini daha iyi anlamak için kalemi eline alıp yazmaya başladı. Ailesinin tarihini araştırırken köleliğe olan bağını keşfetti. 2002‘de annesi- nin hayat hikâyesi olan “Kemale” adlı kısa bir cilt yayınladı. Mustafa, ailesinin tarihini, Afrika‘da tutsak olmalarını, kara- dan ve denizden nasıl nakledildiklerini, Osmanlı Girit‘inde köleleştirilme süreçleri gibi ayrıntılara yer verdi.
19 Sn. Mustafa Olpak’ın 2005 yılı başyapıtı daha sonra yaptığı Derneğin en önemli faaliyeti unutulmuş Dana Bayramı araştırmalar ile “Kenya-Girit-İstanbul: Köle Kıyılarından adında, Osmanlı İmparatorluğu boyunca köleleştirilmiş İnsan Biyografileri adlı kitaba dönüştü. Osmanlı Afrikalı topluluklar tarafından kutlanan aynı ismi taşıyan imparatorluğunda nispeten gözden kaçan Afrika kölelik kutlamanın benzerinin devamı oluşturuyor. Her yıl kut- tarihinin kişisel hikâyeleri – aynı zamanda Afro Türkle- lanan Dana Bayramı ve farklı akademik çalışmalar için Sn. rin toplumda değerini de günümüzde yükseltti. Kitabın Mustafa Olpak’ı ziyaret ettik. Bu Haziranda kutlanılan 10. başarısı Sn. Mustafa Olpak’ın Afro-Türk topluluğunu or- Dana Bayramı yapıldı ve bir bakımdan Sn. Mustafa Olpak’ın ganize etmesini sağladı. 2006 yılında Afrikalılar Kültür hayatı boyunca yorulmak bilmeden kendini adadığı bir ve Dayanışma Derneği, gazeteciler, akademisyenler ve başarının kutlanmasıydı. UNESCO Slave Route projesinin başında bulunan açılış toplantısını gerçekleştirdi. İkinci hanımı Güler ve iki çocuğu Özgür ile Zeynep’i ise ardında bıraktı.
shops /g ib i be nz er spor aktiviteleri Fitness Work Basketball, Capoeira, Dance ... 20 Art Workshops Batiken batik çalışmaları
Familien und Freundschaften Aileler ve Families n d Familie n s h i p s u Friend 21 İyki varsın Schön, da ss es dich I’m happ gibt y you’re y ou tluyum Çok mu klich ehr glüc Ich bin s y ry happ I am ve
Begegnungen Schwarzer Menschen 22 und ihrer Familien aus Deutschland und der Türkei jeweils im Oktober 2015, 2016 und 2017 Joliba e.V. Berlin in Kooperation mit dem Verein Afrikalılar Bericht von Annette Kübler Zwei Wochen vor unserer zweiten Begegnung Schwarzer Eine Lesung aus seinem Buch hatte uns zusammenge Menschen und ihrer Familien in Afacan (Türkei) im Ok- bracht: Mustafa Olpak las 2013 im Ballhaus Naunynstraße tober 2016 verstarb Mustafa Olpak. Er war als Autor des und stellte den Verein der „Afrikalılar Kültür, Dayanış- Buches „Köle“/„Sklaven“ – sehr wichtig für den Emanzipa- ma ve Yardımlaşma Derneği“ vor, den er 2006 in Ayva- tionsprozess Schwarzer Menschen in der Türkei. Er legte lik (Nordägäis) gegründet hatte. Dort erfuhr Katharina Grundlagen und schuf Raum, um Erfahrungen Schwar- Oguntoye („Joliba e.V.“) von Mustafa Olpak und seinen zer Menschen zu benennen. Durch den Tod von Musta- Mitstreiter_innen. Zusammen mit Annette Kübler, die mit fa Olpak war die Gruppe in einer besonderen Situation „AYOCO-Family“ Wochenenden für Schwarze Kinder, Ju- – sowohl trauernd als auch sich neu organisierend. Und gendliche und ihre Familien organisiert und die Begeg- viele Berliner_innen hatten Mustafa kennen gelernt und nungsstätte Afacan sowie die Möglichkeit von Zuschüs- trauerten mit der afro-türkischen Community. Dass wir die sen der „Stiftung Umverteilen!“ kannte, entstand die Idee Gelegenheit hatten, seine Witwe Güler Olpak kennen zu einer Begegnung von Familien. lernen half uns, die Erinnerung an Mustafa wach zu halten.
Alman ve Türk siyahilerin buluşması 23 Ekim 2015, 2016 ve 2017 Joliba e.V. / Joliba Derneği Berlin, Afrikalılar Kültür, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği ile Buluşma Yazan Annette Kübler, Çeviri: Gülrenk Hayırcıl Oral Ekim 2016 yılında Alman ve Türk siyahilerinin Afacanda Mustafa Olpak ile kitap tanıtımı günü sayesinde tanışdık. ikinci buluşmasından iki hafta önce, Sayın Mustafa Olpak 2013 yılında Ballhaus Naunystrasse`da Mustafa Olpak ki- vefat etmiştir. Köhne’nin makalesine göre Mustafa Olpak tabından bir kesit okuyup, Ayvalık’ta (Ege bölgesinde) “Köle Kıyısından İnsan Biyografileri” adlı kitabı ile Türki- 2006’da kurduğu “Afrikalılar Kültür, Dayanışma ve Yardım- ye’de yaşayan siyahi insanları bilinçlendirme aşamasında laşma Derneğinden” bahsetti: YİRMİ ZEYTİN AĞACI VE BİR büyük bir katkı sağlamıştır. Türkiye’de yaşayan siyahi in- EV. Bu şekilde Katharina Oguntoye (Joliba dernek kuru- sanların deneyimlerini dile getirmeleri için bir alan açmış- cusu) Mustafa Olpak ve onun destekçilerinden haberdar tır. Vefatından dolayı Afro Türkler üzüntü içerisinde topar- oldu. Aynı zamanda Annette Kübler- AYOCO-family adlı lanmaya çalışıyordu. Çoğu Berlinli ziyaretçi ise Mustafa oluşum siyahi çocuklar, gençler ve aileler için hafta sonu Olpak ile tanışmış olduklarından dolayı hanımı ile bir araya aktiviteleri organize eden ve fonlar ile ilgilenen- Katharina gelip taziyelerini dile getirdiler. Oguntoye ile birlikte Siyahi Türk ve Alman ailelerin buluş- ması fikri ortaya çıktı. mary English sum Page 37
Ich beantragte eine Förderung, wir sammelten Interes- Die gemeinsame Zeit war gefüllt mit Gesprächen über Er- sierte, bereiteten uns vor und studierten weitere Berich- fahrungen und Erlebnisse, wunderbar übersetzt von mehr te im Internet, und im Herbst 2015 wurde es Realität: 11 sprachigen UnterstützerInnen aus Izmir und Istanbul. Die junge Menschen und 10 Erwachsene aus Berlin trafen 21 Gespräche fanden sowohl im Plenum als auch in vielen 24 Menschen aus Schwarzen türkischen Familien sowie Un- kleinen Gruppen statt. Die Video- und Audiodokumenta- terstützende aus dem akademischen Bereich in Afacan in tionen der Gespräche werden bei „Joliba e.V.“ aufbewahrt. der Türkei, einer liebevall geführten Begegnungsstätte für Der Einstieg wurde mit lustigen Kennenlernspielen un- interkulturellen Jugendaustausch an der ägäischen Küste terstützt – zum Namen, zur Sprache usw. –, wobei sich in der Nähe von Izmir. Menschen altersübergreifend auf die Angebote einließen und viel Spaß dabei hatten.
Burs talebinde bulunuldu, ilgili insanlar toparlandı, hazır- Deneyimler ve yaşanılan maceralar hakkında konuşuldu, lıklar yapıldı ve yeni bilgiler edinildi. Dana Bayramı hak- bunlarda birçok lisana sahip olan kişiler tarafından çevrildi. kında detaylı bilgi için “Türkiye’de yaşayan Afro Türklerin Sohbetler hem herkesin katıldığı toplantılar hem de küçük kaderi, renkten farklı bir şey kalmadı” adlı makale okundu. gruplar halinde gerçekleştirildi. Toplantıların video ve ses Sonbahar 2015`de ise ilk buluşma gerçekleşti: Berlin’den kayıtları Joliba Derneği tarafından muhafaza edilmektedir. 25 11 genç ve 10 yetişkin Afacan’da (kültürlerarası çalışmalar İlk kaynaşma; ufak tanışma oyunları ile yaş sınırı olmaksızın için bir aile ortamı gibi, konuksever bir anlayışla işletilen, eğlenceli bir şekilde desteklendi. İzmir yakınlarında bulunan bir tesis) 21 Afro Türk ve akade- misyenler ile buluştu.
Nach dem Motto eines Gedichts von Nazim Hikmet malte zeigt, wie notwendig und bedeutsam das Angebot ist. und beschriftete jede Person einen Baum zu eigenen Wur- Dass einige Teilnehmende sogar wiederholt ihre ganzen zeln, Stärken und Träumen, und wir schufen damit einen Herbstferien für die Begegnung verwendeten, war sehr ganzen gemeinsamen Wald. bereichernd für die Kontinuität der Arbeit. Insgesamt nah- 26 men über die drei Jahre mehr als 100 Menschen aus af- Ermutigt von der ersten guten Erfahrung trafen wir uns ro-türkischen und afro-deutschen Familien teil, und wenn im Herbst 2016 wieder für fünf intensive Tage in der Bil- wir auch die Menschen dazu zählen, die wir in den Dörfern dungsstätte sowie zwei Tage im Dorf. Die Steigerung von trafen, waren es über 150. Was für ein Erfolg! 34 Teilnehmenden in 2015 auf 63 Teilnehmende in 2017
Nazım Hikmet’in şiirinden esinlenerek herkes kendi ağacı- dünya mirası olan Pamukkale ziyaret edildi. 2015 yılında 34 nı çizdi. Ağaçlara herkesin kökenleri, kuvvetli olduğu yan- kişi katılırken bu sayı 2017 yılında 63 kişiye yükselmiştir. Bu ları, rüyaları ve dilekleri ile ilgili yazılar yazıldı. Bu ağaçlar da yapılan çalışmaların önemini ve başarısını göstermek- bir araya getirilerek orman oluşturuldu. tedir. Bazı katılımcıların her bahar yarıyıl tatilinde tekrar- dan buluşmaya gelmeleri çalışmanın devamı için büyük 27 Bu güzel buluşmadan cesaretlenerek 2016 sonbaharında bir önem taşıyordu. Bu üç yıl süresinde Afro Türk ve Afro Berlin’den 29 kişi ve Afro Türk derneğinden 30 kişi tekrar bir Alman buluşmasına 100 kişiden fazla katılım sağlamış, araya geldi. Afacan eğitim merkezinde 5 gün ve köyde iki köylerde ziyaret edilen Afro Tükerler de sayılırsa bu sayı gün vakit geçirildi. 2017’de bu buluşmanın üçüncü yıl dö- 150 kişiyi bulmuştur ve bu büyük bir başarıdır. nemi kutlanıldı. 5 gün Afacan da kaldıktan sonra beraber
ops Art Worksh en Mosaike leg 28 mozaik çalışmaları Mosaics bilirsin t m e, başara ffen Pe s e ka n n s t es scha t auf, du do it! Gib nich e u p , you can iv Never g
29 Gedicht Baum und Wald Nazım Hikmet‘in şiiri Unter dem Motto des Gedichts von Nazim Hikmet malte und be- schriftete jede Person einen Baum zu eigenen Wurzeln, Stärken und Träumen, und wir schufen damit einen gemeinsamen Wald. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, Ve bir orman gibi kardeşcesine, Bu hasret bizim Leben einzeln und frei wie ein Baum Und brüderlich wie ein Wald Das ist unsere Sehnsucht Live alone and free like a tree and live in kinship like a forest This is our desire. We painted trees and wrote in our dreams and our strengths, based on this poem.
KALE Ausflug ins Weltkulturerbe PAMUK 30 2017 feierten wir unser dreijähriges Wiedersehen mit ei- „Pamuk“ bedeutet „Baumwolle“ und „Pamukkale“ „die nem gemeinsamen Ausflug. Die abschließende Reise zu Baumwollburg“ und es ist ein wunderschöner Ort: Am ers- den Kalksteinterrassen (Travertin) in Pamukkale machte ten Abend genossen wir den Blick von unten auf die strah- die Begegnung zu etwas ganz Besonderem. Es war nicht lend weißen Kalkterassen in der Abendsonne; abends im einfach ein touristischer Ausflug. Es war überwältigend. Hotel konnten wir im Thermalpool baden. Am zweiten Tag waren wir im Nationalpark, zogen unsere Schuhe aus und Kurz zur Vorgeschichte: Im Mai war eine Delegation von liefen barfuß vorsichtig über den glitschigen Kalkstein. Wir Joliba e.V. beim jährlichen Treffen der Afro-Türken, dem spazierten durch die antike Stadt Hierapolis, über wunder- Kulturfest Dana Bayramı. Dort berichtete Carolyn, dass voll bearbeitete antike Steine, zum großen Amphitheater. sie in Pamukkale war und erhielt ein klares Feedback von Schon vor 2000 Jahren war hier ein berühmter Kurort. Mesure, einer der Ältesten: „Was, du warst in Pamukkale? Menschen suchten Heilung in den warmen Quellen mit ICH müsste dort hingehen.“ Ja, das sahen wir auch so. Und wertvollen Mineralstoffen – und auch wir schwammen im dank einer Förderung der Afrika AG von „Stiftung Umver- „Antikbad“. teilen!“ wurde es möglich, die Partnergruppe zum Ausflug nach Pamukkale einzuladen.
Pamukkale mirasına gezi Üçüncü buluşmada hepbirlikte Pamukkale’ye gidildi. Bu akşam güneşinin tadı çıkarıldı ve termal havuzda yüzüldü. 31 sadece bir turistik gezi değil aynı zamanda çok anlamlı bir İkinci gün ise milli park olan Pamukkale’de yalınayak gezi olmuştur. dikkatlice bir şekilde gezildi. Antikkent Hierapolis’den Joliba Derneğinden bir grup kültürel bir bayram olan ve eski işlenmiş taşları geçerek büyük anfitiyatrosuna gidildi. Mayıs ayında düzenlenen Dana Bayramına katıldı. Carolyn Buraların şifalı suları 2000 yıl öncesi keşfedilmiş. Onların hanım Pamukkale’ye gittiğini anlatınca, Afro Türklerin şifalı kaynakların içerdiği mineralli suları barındıran yaşlılarından Mesure hanım “neden bizi de götürmedin” “antikhavuzunda” yüzüldü. diye sorması Afro Alman grubunu düşündürmüştür. Lakin onlarda aynı fikirdeydi ve “Afrika AG von Stiftung Pamukkale’deki tüm turistler arasında Afro Türkler ve Afro Umverteilen’ın” desteği ile Afro Türkleri de Pamukkale Almanlar yine dikkat çektiler. Irkçı bakışlar ve yorumlara gezisine davet edilebildi. maruz kalsalar da onlar bu sefer çoğunluktaydı. Bir okulun Adı üstünde Pamukkale pamuk gibi bembeyaz ve çok sınıf öğretmeni Carolyn hanıma yaklaşıp İngilizce dilinde güzel bir yerdir. İlk akşam parlak beyaz kireçteraslarında nereden geldiklerini sordu. Carolyn hanım da “lütfen ken-
Ja, auch unter all den Touristen in Pamukkale fielen wir auf. es angenehm, eine so große Gruppe zu sein – und dann Schon weil dort nur sehr wenige ältere Menschen sind. kam eine schöne Überraschung: Wir trafen einen Afro– Auch hier gab es diskriminierende Blicke und Kommen- Finnen! So stärkte der gemeinsame Ausflug den emotio- tare anderer Touristen – doch wir waren viele. Der Lehrer nellen Zusammenhalt der Gruppen und viele blieben bis 32 einer Schulklasse fragte Carolyn auf Englisch, wo unsere zum Sonnenuntergang – die Zeit, in der das Abendlicht Gruppe denn herkäme – ihre Antwort lautete: „You can die Terrassen färbt. ask them in Turkish!“ Angesichts der schiefen Blicke war Später am Abend realisierten wir BerlinerInnen, welche große Bedeutung der Besuch für die Partnergruppe hatte. So berichteten einige Eltern, nun könnten auch ihre Kin- der in der Schule mal sagen: „Ich war dort“, wenn das The- ma im Unterricht behandelt wird. Wird doch in der Schule oft genug als Desinteresse bewertet, was tatsächlich auf Armut beruht – das Geld für solche Unternehmungen ist einfach zu knapp. Und die alten Damen, auf deren Initi- ative der Ausflug entstanden war, waren überglücklich, entgegen aller Erwartungen in ihrem Leben noch an „so einen Ort“ zu kommen.
dilerine sorun, onlar Türkçe biliyor” diye cevap verdi. Ve Bu gezinin önemini ise akşam bir arada otururken Afro büyük bir sürpriz yaşandı, çünkü bir Afro-Finlandiyalı ile Türk anne ve babaların “artık çocuklarımız okulda Pamuk- tanışıldı. Dolayısıyla gezi grupların duygusal bütünlüğü kale ile alakalı konuşulduğunda, bizde oraya gittik diyebi- güçlendi ve birçoğu günbatımını izlemek üzere akşamını lirler” demeleri ile anlaşıldı. Hiç gezilemeyen Pamukkale Pamukkale teraslarında geçirdi. ilgisizlikten değil de maddi durumla alakalı olduğu birçok 33 yerde göz ardı ediliyor. Aynı zamanda yaşlı hanımlar da ha- yatları boyunca bir kez de olsun Pamukkale’yi gezmiş ve görmüş olmanın sevinci vardı.
Workshops und Alltag auf den Be gegnungen 34 Im Mittelpunkt stand immer wieder die menschliche Be- sam übersetzt und dokumentiert. Ein Teil daraus erscheint gegnung, der gemeinsame Alltag, lachen und scherzen, in diesem Buch. Sichtbar zu werden und als Individuum türkische und deutsche Vokabeln und Sätze lernen, Kic- mit spezifischen Erfahrungen anerkannt zu werden, als ker, Gruppenspiele und anderes gemeinsam spielen, den Teil der türkischen Gesellschaft, ist ein wichtiges Ziel von Trailer eines fiktives Filmes drehen, zusammen Capoeira Afrikalilar – ebenso wie das der afro-deutschen Teilneh- lernen, sich gegenseitig die Haare flechten, das leckere menden in Deutschland. Alle Gruppen konnten von ganz Essen der Begegnungsstätte genießen, in vielen Sprachen unterschiedlichen Strategien im Umgang mit Ausgren- singen, Spaß haben im Meer und im Pool. Alle Aktivitä- zung, Gewalt und Rassismus berichten. ten fanden altersübergreifend statt. Es wurde nicht nur gesprochen, sondern auf vielfältigen Ebenen kommuni- Ein zentrales und wichtiges Thema in den Gesprächen ziert: Spiele, kulturelle Sessions mit Musik, Rhythmus und war, wie Eltern ihre Schwarzen Kinder stark machen für Tanz ergänzten das Programm. ein gutes Leben in Gesellschaften, die von Ausgrenzung und Rassismus durchzogen sind. Viele Herausforderungen Besonders wertvoll war das Teilen von Erfahrungen. Es in der Türkei und in Deutschland sind sich ähnlich – zum wurde von schmerzhaften Erfahrungen der Diskriminie- Beispiel der einseitige und meist ignorante Umgang mit rung erzählt, vom Aufwachsen mit Armut und Ausgren- afrikanischer Geschichte im Schulunterricht. zung, und ebenso von kraftvollen, beeindruckenden Widerstandsstrategien. Diese Gespräche wurden einfühl-
la n bu lu şm anın günlük programı A fa ca n ’da ya pı 35 Her görüşmenin odak noktasında bir arada olmak, gül- dedildi. Bir kısmı belgeselimizde kullanılacaktır. Toplum mek, şakalaşmak, Türkçe ve Almanca cümleler öğrenmek, tarafından kabul edilmek sadece Afro Türkler için değil futbol oynamak, bir filmin fragmanını çekmek, yemeklerin aynı zamanda Afro Almanlar için de çok önemlidir. Bu yüz- tadını çıkarmak, birçok lisanda şarkılar söylemek, Capoei- den her iki grupta dışlanma, şiddet ve ırkçılığa karşı verdik- ra dansını öğrenmek, birbirinin saçını yapmak, çeşitli oy- leri tepkiler ve stratejilerden bahsettiler. unlar oynamak, denizde ve havuzda eğlenceli aktiviteler yapmaktı. Sadece sohbet edilmedi aynı zamanda farklı En önemli konu, anne ve babaların siyahi çocukların, on- alanlarda iletişim sağlandı: Oyun, kültürel danslar, müzik, lara ırkçı yaklaşan bir toplumda nasıl güçlü bir birey ola- ritim gibi aktiviteler bunların arasında bulunuyordu. Gen- rak yetiştirebilecekleriydi. Türkiye`de ve Almanya’daki çler ve çocuklar kendi gruplarında sohbet ettiler, birlikte sıkıntılar benzerlik göstermektedir. Örneğin; okullarda spor ve aktiviteler yaptılar (en çok saklambaç sevildi). Afrika kökenlerinin ve tarihlerinin yok görülmesi gibi. Bir- İki grubunda yaş aralığı çok farklıydı, fakat bu, havuzda, çok Afro Türk eğitimden mahrum kaldığı için çocuklarının yeşillikte ve futboldaki coşkularını azaltmadı. okula gitmesi onlar için çok önemlidir. Bunun üzerine Ber- linli aileler çocuklarını nasıl güçlendirdiklerini anlattılar ve En değerlisi ise yaşadıkları deneyimleri paylaşmaktı. Afro Türk ailelerden gelen soruları cevapladılar. Siyahi anne Irkçılığa maruz kalmanın acı deneyimleri, aynı zamanda ve babalar için çocukların filim ve kitaplarda kullanılan fakirlik, dışlanma ve buna karşılık verilen tepkiler anlatıldı. önyargılı tiplemeler yerine daha gerçekçi karakterlerin Tüm bu anlatılanlar duyarlılıkla tercüme edilerek kay- yansıtılmasının gerekliliği konuşuldu. Çocuk kitapların si-
Sie können auch lesen